KURUMSAL
![DATÜB'den Gürcistan Raportörlerine Dosya Verildi](https://www.datub.eu/imgs/950x534x2/img_4631_1462959312.jpg)
Avrupa Konseyi İlkbahar toplantılarına katılan DATÜB Avrupa Temsilcisi Burhan Özkoşar bir dizi görüşmelerde bulundu. Avrupa Konseyi İzleme Komisyonu Raportörü Boriss Çileviçs ve yardımcısı Bas Klein ile bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede Vatana Dönüş konusundaki son gelişmeleri aktarırken, Gürcistan’da yaşayan Ahıskalıların sorunları dile getirdi. Ahıskalılar olarak tek isteklerinin 1999 yılında Avrupa Konseyi’nin Gürcistan üzerine yüklediği sorumluluğunu yerine getirmediğini açıklarken yaşanan örnekleri liste halinde raportörlere sundu. 2 hafta sonra Gürcistan’a gidecek olan raportörler ise bu defa ilk Tiflis’e ayak bastıklarında ilk işleri Ahıskalılar ile de görüşmek olacağı sözünü verdiler. Gerçekten de Gürcistan’a giden raportörler ilk olarak DATÜB Gürcistan temsilcisi İsmail Molidze ve dünya meshileri uluslararası kongresi başkanı Sediyar (sandro) Khozrevanizdze ile Tiflis Avrupa Konseyi şubesinde görüştüler.
DATÜB Avrupa Temsilcisi Burhan Özkoşar Genel başkan Ziyatdin Kassanov’unda bilgisi dâhilinde raportöre sunduğu dosyanın içeriğinde şu konulara öncelik verildi;
1-Avrupa Konseyi olarak Gürcistan üzerine yapmış olduğunuz her baskı ve öneri sonuç vermektedir. Tüm bunlara rağmen Gürcü yetkililer bizim vatana dönüşümüz ile alakalı olarak adım atsalar da sadece bizi oyalamaktan öteye gidilmedi. Aslında Gürcüler 1999 yılından beri, yani 17 yıldır hem bizi hem de Avrupa Konseyi’ni oyalamaktadır. Sovyetler Birliği tarafından yurtlarından zorla sürülen ancak geri vatanına dönemeyen tek toplumuz.
2-Gürcistan’ın 2007 yılında çıkarmış olduğu kanuna göre vatana dönmek isteyen 15 300 ailenin başvurusu vardır. Bu dosyalardan Gürcistan’ın sadece 5 841 ailenin dosyasını kabul ettiğini 2010 yılında açıklamıştır. 6 yıldır yaptıkları sadece bizleri ve Avrupa Konseyi’ni oyalamadır. Çünkü 1 Mart 2011 tarihinde kurdukları Komisyon bu dosyaları değerlendirip hızla sonuçlandıracaktı. Aradan geçen 6 yılda sadece 2 bin kadar kişiye Yurda Dönüş Statüsü verdiler. Bu aileden bazılarına verirken bazılarına vermediler. Halbuki dosyalar kabul edilirken aile dosyası olarak kabul edilmiştir. Ancak statüler sadece kişilere verdiler. Bunlara da 2 yıl süre koydular. Aile parçalanması olacağından birçoğunun süresi sona erdi. Dolayısıyla geçersiz oldu. Son dönemde yine Avrupa Konseyi baskısı ile 492 kişiye Cumhurbaşkanı Sayın Gieorgi Margvelashvili imzası ile vatandaşlık verilmesi sağlandı. Ancak bunların da Azerbaycan’dan vatandaşlıktan çıkış almaları gerekiyor. Azerbaycan’ın bürokratik engelleri bilindiği için Gürcistan bu konuda da amacına ulaşmış oluyor.
3-Gürcistan’ın gerçekten bu konuda üzerine düşen görevini yerine getirmemiştir. Yurtlarından sürülmüş ve 2005’ten sonra kendi imkanları ile Gürcistan’a dönen Ahıska Türklerine 10 yıldır vatandaşlık verilmemiştir. Ahıska’da yaşayıp Yurda Dönüş Statüleri olanlara dahi Gürcistan yönetimi vatandaşlık vermemiştir. Hatta Ahıska’dan Yusuf Süleymanov adlı birine verilen vatandaşlık Azerbaycan vatandaşlığından çıkmadığı için pasaportu elinden geri alınmıştır.
4-1940’lı yıllarda sürgün edilen ailelerden kendi imkanları ile yurtlarına dönenlere vatandaşlık verilmediği gibi devlet baskısı uygulandığı için geldikleri ülkelere geri dönmek zorunda kaldılar.
5-Ahıska Türklerinin vatana dönüşü ile ilgili çalışmalar yürüten STK yöneticilerini çeşitli bahaneler ile ya hapse atmışlardır veya Gürcistan’a giriş yasağı getirilerek bu kişilerin çalışmaları çeşitli bahaneler ile engellemiştir. 2007 kanunu hazırlarken dönemin devlet bakanı Sayın Giorgi Haindrava başkanlığında oluşturulan komisyona aldıkları Azerbaycan Ahıska Türkleri VATAN Cemiyeti Başkanı İbrahim Burhanov’a işleri bitince Gürcistan’a giriş yasağı getirilmiştir. Aynı dönemde birlikte çalışmalar yürüttüğü Rusya Ahıska Türkleri Vatan Cemiyeti Başkanı ve daha sonra da Gürcistan Vatan Cemiyeti Başkanı olan Süleyman Barbakadze’yi çeşitli bahaneler uydurarak hapse atılmıştır. Hapisten şartlı çıkartılmış, elinden Gürcistan Vatandaşlığı alınarak sınır dışı edilmiştir. DATÜB Gürcistan Temsilcimiz İsmail Molidze’ye 2012 yılında Tiflis’te istihbarattan oldukları anlaşılan bazı kişiler tarafından saldırı düzenlenmiştir. Bu konu Gürcistan Ombudsmanı Uça Nanuashvili tarafından Parlamentoya taşınarak gündeme getirilmiştir. En son geçtiğimiz 29 Ekim tarihinde Gürcistan’a giden DATÜB Avrupa Temsilcimiz Burhan Özkoşar’a giriş izni verilmemiştir. Oysa ki defalarca ülkeye giriş ve çıkışı vardır. Yani Ahıska Türklerinin vatana dönüş konusu ile ilgilenen herkese bir şekilde kulp takılarak çalışmalarımız engellenmektedir.
6-Aynı zamanda doğdukları toprakları ziyaret için giden sürgün edilmiş insanlara dahi giriş izni verilmemektedir. Zamanla devreye giren siyasiler tarafından zorla da olsa girebilenler olmuştur.
7-En son Dünyanın değişik ülkelerinden gelip Türkiye’de çeşitli üniversitelerde okuyan Ahıskalı öğrenciler Ahıska’da Samtshe-Cevahati Üniversitesi ev sahipliğinde 29-30 Kasım ve 1 Aralık 2015 tarihlerinde “Geçmişten Geleceğe Uzanan Dostluk Köprüsü” adlı bir etkinlik düzenlenmişti. Ankara’da toplanan 45 öğrenci bir otobüs ile Ahıska’ya gitmek için yola çıktı. Üniversitenin Rektör Yardımcısı sınıra kadar gelmesine ve öğrencilere kefil olmasına rağmen maalesef o gece sınırdan içeri bırakılmadılar. Ertesi günü Türkiye dışişleri Bakanı ve AKPM eski Başkanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun devreye girmesiyle Gürcistan Ahıskalı gençleri sınırdan içeri alarak program ancak bu şekilde gerçekleşebildi.
Ahıska’dan sürgün edilmiş, dünya kamuoyunun ve Gürcistan’ın da haklarının iade edilmesini kabul ettiği birçok kişiye Gürcistan ülkeye giriş yasağı koymuştur. Dolayısıyla İnsani bir sorun olan Ahıska Türklerinin yurtlarına dönüşü konusunda Gürcistan samimi değildir. Bugüne kadar bazı ilerlemeler olsa da maalesef somut adımlar atılmamıştır. Gürcistan’ın bu konudaki çalışmaları bizleri oyalamadan öteye geçmemiştir.
8-Tek isteğimiz hiç zaman kaybetmeden en azından bu başvuruları hızla değerlendirip 1999 yılında Avrupa Konseyi’ne vermiş olduğu sözünü bu yıl içinde yerine getirmesidir. Çeşitli bahanelere sığınarak bizi daha fazla oyalamamasıdır. En önemlisi de siz Avrupa Konseyi yetkililerini oyalamaktan vazgeçmesidir.
9-Avrupa Konseyi’nin Ocak 1999 tarihinde AKPM’nın almış olduğu 209 nolu « 10.2 » maddesinin « e » fıkrasındaki kararının uygulaması için gerekli girişimlerin Avrupa Konseyi tarafından başlatılmasını istiyoruz.